2025 Nobel Tıp Ödülü’nü, bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasını engelleyen mekanizmaları keşfeden Mary Brunkow, Fred Ramsdell ve Shimon Sakaguchi kazandı. Üç bilim insanının çalışmaları, kanser ve otoimmün hastalıkların tedavisinde yeni ufuklar açtı. 2025 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü, bilim insanları Mary Brunkow, Fred Ramsdell ve Shimon Sakaguchi’ye verildi. Üçlü, “periferik bağışıklık toleransı” konusundaki keşifleriyle ödüle layık görüldü. İsveç’in Karolinska Enstitüsü bünyesindeki Nobel Meclisi tarafından yapılan açıklamada, “Laureatlar, bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokularına saldırmasını engelleyen temel mekanizmaları ortaya çıkarmış ve bu alanda yeni tedavi yollarının önünü açmıştır” denildi. Bu keşifler, kanser ve otoimmün hastalıklar gibi bağışıklık sistemiyle ilişkili birçok hastalığın tedavisinde yeni araştırma alanlarının doğmasına yol açtı. Kazananlar, 11 milyon İsveç kronu (yaklaşık 1,2 milyon dolar) para ödülünün yanı sır...
Dünyanın tek karasız denizi olan Sargasso Denizi, okyanusun ortasında, kara sınırları olmadan varlığını sürdürüyor. Bu gizemli deniz, yalnızca deniz biyologlarını değil, iklim bilimcileri de büyülüyor. Sargasso Denizi , Kuzey Atlantik Okyanusu ’nun ortasında yer alıyor. Diğer denizlerin aksine hi çbir kara parças ıyla çevrili de ğil. Coğrafi sınırlarını karalar değil, tamamen okyanus akıntıları oluşturuyor. Bu özelli ğiyle, d ünya üzerindeki tek “ karas ız deniz ” unvanına sahip. SINIRLARINI AKINTILAR BELİRLİYOR Sargasso Denizi, d ört büyük ak ıntı tarafından çevreleniyor: bat ısında K örfez Ak ıntısı (Gulf Stream), kuzeyinde Kuzey Atlantik Akıntısı, doğusunda Kanarya Akıntısı ve g üneyinde Kuzey Ekvator Ak ıntısı yer alıyor. Bu dev su k ütlesi, ak ıntıların d öngüsüyle sabit bir form olu şturuyor adeta g örünmeyen duvarlarla çevrili bir “su adas ı” gibi. SARGASSUM BİTKİLERİYLE KAPLI Deniz, adını y üzeyini kaplayan Sargassum adl ı yosun t üründen al ı...
Uyandıktan hemen sonra telefona bakmak, beynin yaratıcılık ve odaklanma kapasitesini düşürüyor. Uzmanlara göre hem sabah hem de gece telefon kullanımı uyku ve ruh sağlığı üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Sabahın ilk dakikaları çoğu kişi için önemsiz gibi görünse de nörobilimciler bunun beynin en verimli zamanı olduğunu vurguluyor. New York Üniversitesi’nden Prof. Dr. Wendy Suzuki, uyandıktan hemen sonra telefona bakmanın beynin yaratıcılık, odaklanma ve motivasyon kapasitesini bozduğunu belirtti. BEYNİN SABAH GÜCÜ Dr. Suzuki, uyanır uyanmaz beynin “zirve nöroplastisite” döneminde olduğunu vurguluyor. Bu dönem, beynin çevresel etkilere en hızlı uyum sağladığı ve dopamin seviyelerinin en yüksek olduğu zaman dilimini ifade ediyor. Dopamin, “iyi hissetme” kimyasalı olarak biliniyor ve uyku sırasında yenileniyor. Sabahları doğal olarak yüksek seviyede olan dopamin, motivasyonu ve odaklanmayı artırıyor. Ancak telefon ve ekran kullanımı bu süreci bozarak beynin potansiyelini düşürüyor. UZMAN...
Google ve Ambient Photonics’in bu teknolojiyi temel alan bir cihaz için ortaklık kurduğu açıklandı. Abone Ol Google, dünyanın en güçlü iç mekan güneş pilleriyle çalışacak yeni bir tüketici ürünü geliştirmek üzere düşük ışıklı, iç mekan güneş pili teknolojisinde lider şirket Ambient Photonics ile iş birliği yaptı CES 2024'te duyurulan yeni cihaz, herhangi bir ışık kaynağını elektriğe dönüştürerek onu sürdürülebilir, pilsiz ve bağlantılı bir cihaz haline getiriyor. Ambient Photonics ürünü, rakiplerinden çok daha verimli bir cihaz. Google ortaklığı ise hızlı bir devrim başlatabilir. GOOGLE'IN BU ADIMI ALANDAKİ DEVRİMİ HIZLANDIRABİLİR Donanımhaber'in aktardığı ayrıntılara göre Google, Ambient’in yeni devrimsel güneş pillerini hangi cihazlarda kullanacağını açıklamadı ancak ürün 2024 yılına çıkacak. Ancak en nihayetinde Google’ın iç mekanlardaki ürün gamı belli. Dolayısıyla firma, yeni teknoloji akıllı hoparlörü, akıllı ekranları, kapı zilleri veya kendi başına çalışan WIFI yönl...
Neyzen Tevfik şiirleri, besteleri, Atatürk sevdası, argo sözleri ve de birbirinden keyifli hikayeleri.. Anlatmakla bitmez onun hayatı. Hayata bakış açısı, söz dinlemez kişiliği, kalıba sığmayan kalemi ve neyzenliğiyle tanıyoruz onu. Bu yazıda Neyzen Tevfik'in biyografisi hakkında merak ettiğiniz tüm bilgiye ulaşacaksınız. Hayata gözlerini Osmanlı İmparatorluğu döneminde açıp, Türkiye Cumhuriyeti döneminde kapayan Neyzen Tevfik, şair, besteci ve yazar kimliğinin dışında, çağımızın en önemli fikir adamlarından biridir. Haksızlığa ustaca yaptığı hiciv yeteneğiyle karşılık veren Neyzen Tevfik, tepkilerini yazdığı şiirler aracılığıyla sunmuştur. Kaleme aldığı şiirler sebebiyle de, tıpkı tarihteki birçok yazar ve şair gibi tutuklanarak hapis cezası yemiştir. Biz onu her ne kadar Neyzen Tevfik olarak tanısak da, asıl adı Tevfik Kolaylı’dır. Babası Hasan Fehmi Bey, Samsun’un Bafra ilçesine bağlı, Kolay beldesinden olduğu için, Soyadı Kanunu gelince Kolaylı soyadını almışlardı...
"İnsan, şu kalbinin ortasına batana özlem demese bıçak der. Bugün Sadri Alışık'sız 26. yıl. Rahmetle, minnetle, özlemle." Kerem Alışık, Yeşilçam'ın duayenlerinden olan babası Sadri Alışık'a duyduğu bitmeyen özlemini işte bu satırlarla ifade etti.
18 MART 1995'TE HAYATA VEDA ETTİ 18 Mart 1995 yılında hayata veda eden Sadri Alışık, anılıyor. Beyazperdede hayat verdiği Turist Ömer başta olmak üzere, Gönlü bol, Arif Barazlı, Taşkasap Necati gibi karakterlerle hafızalara kazınan Sadri Alışık için düzenlenen anma bu yıl pandemi nedeniyle biraz daha kısıtlı olarak aile içinde yapılacak. Kerem Alışık da hem babası Sadri Alışık'ı hem de ondan sonra hayatını kaybeden annesi, ünlü oyuncu Çolpan İlhan'ı Instagram sayfasında yaptığı bir paylaşımla ve dokunaklı bir mesajla andı. Alışık, anne ve babasıyla birlikte kamera karşısına geçtiği bir filmden bir sahne de paylaştı.
'İNSAN ŞU KALBİNİN ORTASINA BATANA ÖZLEM DEMESE BIÇAK DER' Okuyanların yüreğine dokunan paylaşımına "Çocuk soruyor Anne, babam bizimle gelmiyor mu? Anne, hayır gelmiyor o gitti diyor. Sonra dayanamıyor anne de gidiyor. Çocuk bir başına kalıyor. Anne güzel. Güzel anılar gibi güzel. Baba hüzünlü. Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü. Çocuk güzel anılar gibi özlemli. Özlemli şarkılar gibi hüzünlü. Baba Sadri̇ Alışık. Anne Çolpan İlhan Alışık. Çocuk Kerem Alışık" satırlarıyla başladı. Sonra da "İnsan, şu kalbinin ortasına batana özlem demese bıçak der. Bugün Sadri Alışık'sız 26. yıl. Rahmetle, minnetle, özlemle" sözleriyle bitirdi.
AİLESİ 'SADRİ' DİYE HİTAP EDİYORDU Kamera karşısında canlandırdığı rollerle Türk izleyicisinin gönlünde yer edinen Sadri Alışık, Saffet Hanım ve kaptan Rafet Bey'in ilk çocuğu olarak 5 Mart 1925'te İstanbul'da dünyaya geldi. Asıl adı Mehmet Sadrettin Alışık olan usta oyuncu, ailesinin kendisine "Sadri" diye hitap etmesinden dolayı çocukluğundan beri duymaya alıştığı isimle sanat dünyasında kendini tanıttı. Sadri Alışık, Paşabahçe 39. İlkokulu'nda okurken gittiği bir sünnet töreninde izlediği Naşit Özcan Tiyatrosu'nun gösterisi sayesinde yıllarını vereceği tiyatro sanatıyla tanıştı. Gözlemci bir karaktere sahip olan Alışık, kendi piyeslerini hazırlayarak mahalleden arkadaşlarına gösteriler sunmaya başladı. Ailesinin tiyatrocu olmasına karşı çıkmasına rağmen oyunculuktan vazgeçmeyen sanatçı, üçüncü sınıftayken "İstiklal" adlı piyeste "Adalı Halil" adlı başrolü üstlendi. Alışık, sonraki yıllarda Ziya Ünsel İlköğretim Okulu adını alan Beykoz Ortaokulu'nun ardından İstanbul Erkek Lisesi'nde eğitim gördü.
CAĞALOĞLU HALK EVİ'NDE TİYATRO EĞİTİMİNE BAŞLADI Lisedeyken Cağaloğlu Halk Evi'nde tiyatro eğitimine başlayan sanatçı, oyunculuk çalışmalarını, halen Sadri Alışık Tiyatrosu adıyla hizmet veren Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne'de sürdürdü. Alışık, bir süre Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde eğitime devam etti. Çeşitli dergilerde grafikerlik de yapan sanatçı, hayatı boyunca pek çok yağlı boya ve kara kalem çalışmasına imza attı. Sadri Alışık, 1940'ta Eminönü Halkevi'ne giderek amatör tiyatro çalışmalarına katıldı. Profesyonel oyuncu olarak ilk kez 1943'te Raşit Rıza Topluluğu'nda sahne alan sanatçı, ardından Karaca, Site, Oraloğlu, Çevre, Oda ve Kent tiyatrolarında çalışmalarını sürdürdü.
1946'DA 'GÜNAHSIZ' İLE SİNEMAYA ADIM ATTI Alışık, kısa bir süre gazinolarda gösteri yaptı, 1946'da "Günahsızlar" filmiyle Yeşilçam'a adım attı. Vatani görevini 1946-1949 yıllarında tamamlayan usta oyuncu, 1951'de ilk evliliğini yaptığı tiyatro sanatçısı Neriman Esen ile 1957'de ayrıldı. Sadri Alışık, 1951'de bir film setinde tanıştığı ve çok sayıda filmde birlikte rol aldığı Ayhan Işık ile Işık'ın 1979'daki vefatına kadar yakın dostluk kurdu.
HAYATININ AŞKIYLA DA FİLM SETİNDE TANIŞTI "Turist Ömer", "Ofsayt Osman" ve "Ali Baba" gibi karakterlerle unutulmazlar arasına giren sanatçı, 1959'da "Yalnızlar Rıhtımı" filminde canlandırdığı "Rıdvan Kaptan" rolüyle dikkati çekti. Alışık, hikayesi Attila İlhan'a ait filmde başrolleri paylaştığı sinema ve tiyatro oyuncusu Çolpan İlhan'la tanıştı. Sadri Alışık, Çolpan İlhan ile 20 Ağustos 1959'da evlendi. Çiftin çocukları Kerem, 1960'ta dünyaya geldi. Usta oyuncu Alışık, dram rolleriyle başladığı oyunculuk kariyerini, canlandırdığı komedi karakterleriyle zirveye taşıdı. Kariyeri boyunca 200'ü aşkın yapımda rol alan sanatçının Ayhan Işık ve Belgin Doruk ile 1961-1962 arasında rol aldığı "Küçük Hanımefendi" ile "Turist Ömer" ve "Ayşecik" serileri izleyicilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı.
TURİST ÖMER'İN DOĞUŞU Sanatçı, kendisiyle özdeşleşen "Turist Ömer" karakterinin ortaya çıkış hikayesine ilişkin yaptığı bir açıklamada, şunları aktarmıştı: "Rahmetli Ayhan'la (Işık) oynadığımız filmde ben onun yardımcısı, ezik, yenik bir arkadaşı gibiydim. Bu tipi ne şekilde canlandıracağımızı düşününce bir şapkaya gereksinim duyduğumu düşündüm. Muhtelif şapkalar getirdiler. Hiçbiri olmadı. Benim istediğim daha dökük bir şeydi. Allah'tan yan tarafta bir inşaat vardı. Orada işçilerin başından 2,5 liraya bir şapka alıp getirdiler. Şapkayı giydim ama yine de tip tamam değildi. Bir şey eksikti. Sonra düşündüm şapkayı indirdim biraz. Omuzları düşürdüm. 'Anladın mı abicim.' falan dedim. 'Aaa, oldu dediler.' Fakat yine bende bir eksiklik vardı ve daha sonra ayakkabıların topuğuna basma ihtiyacı hissettim. Sürünerek daha dökük, saçık olsun diye. Film sonra çok büyük iş yaptı. Çok beğenildi. Bunun üzerine Hulki Saner, 'Biz bir Turist Ömer filmi yapalım. Tek başına başrolü sen oyna.' dedi. 'Denemeye değer.' dedik ve yaptık. Film bana da çok şey kattı. Büyük bir sempati, sevgi getirdi."
ARDI ARDINA FİLM ÇEKTİ Genellikle rol aldığı filmlerde, değişen toplumsal değerler içinde güzelliğe tutkun, umutlu, yaşama sevinciyle dolu, dürüstlüğü ve doğruluğu özleyen karakterler sergileyen usta oyuncu, 1964'te "Avare- Dalgamıza Bakalım" ile "Tophane Rıhtımında -Turist Ömer" ve 1970'de "Turist Ömer Arabistan'da" adlı 45'lik plaklar da doldurdu. "Şaka ile Karışık", "Fıstık Gibi Maşallah", "Helal Olsun Ali Abi" ve "Ah Güzel İstanbul" gibi birçok önemli filmde rol alan oyuncu, "Yalvarmaktansa kaybetmeyi tercih ederim. Prensip meselesi...", "Hayat demek, ölümü beklemek demektir. Az çok hepimiz denizi, yıldızları, ağaçları, işte falanları, filanları göreceğiz. Birçok şeyin tadına bakacağız. Sonra da ister istemez 'Gidiyorum Elveda' şarkısını söyleyeceğiz. Öyle ise gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun.", "Şu hayatın falanları filanları malum..." ve "Ama kabahat bende değil, şarkıdaki o kızda." gibi unutulmaz birçok repliğe de imza attı.
BİRÇOK ÖDÜLE DEĞER GÖRÜLDÜ Sadri Alışık, 44 yıllık sanat hayatında birçok ödüle de değer görüldü. "Afacan Küçük Serseri" filmindeki "Hüsnü" karakteriyle 1971 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü"nü, 1994'teki oynadığı son film "Yengeç Sepeti" ile de yine "Antalya Altın Portakal Film Festivali"nde, Mehmet Aslantuğ ile birlikte "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü aldı. Yaşamı boyunca aile yaşantısından ve karakterinden taviz vermeyen Alışık, yakın dostu Ayhan Işık'ı 16 Haziran 1979'da kaybettikten sonra büyük bir sarsıntı geçirdi. O yıllarda "Seyahatname" adlı dizide rol alan sanatçı, 1983'te "Kartallar Yüksekten Uçar", 1986'da "Çalıkuşu" ve 1987'de "Saat Sabahın Dokuzu" adlı dizide oynadı.
ŞİİR KİTAPLARI DA YAYINLANDI Kendine özgü üslubu ve selamıyla halen Türk izleyicisinin izlemekten keyif aldığı isimlerden biri olan sanatçı, "Bir Ömürlük İstanbul" adlı şiir kitabıyla da İstanbul'a olan sevdasını kaleme aldı. Sadri Alışık, karaciğer yetmezliği nedeniyle dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın desteğiyle 1990'da ABD'ye gitti. Alışak'a burada Prof. Dr. Münci Kalayoğlu tarafından organ nakli yapıldı. Karaciğer, böbrek ve solunum yetmezliği ile kemik iliği hastalığı için tedavi gören Alışık, 18 Mart 1995'te İstanbul'da yaşama veda etti.
'TEK BAŞINA BİR KONSERVATUARDI' Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilen sanatçının anısına eşi Çolpan İlhan tarafından kurulan Sadri Alışık Kültür Merkezi'nce her yıl "Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri" veriliyor. Babası gibi oyuncu olan Kerem Alışık, bir açıklamada, babasının tek başına bir konservatuvar olduğunu söyleyerek, "Şarkısıyla şiiriyle resmiyle müthiş özellikli bir adamdı. Ülkesinin bütün yüreklerine ulaşan, samimi, fedakar, candan, önce insan ama yanında hep Çolpan İlhan. Onun sağı, solu, altı, üstü hep Çolpan İlhan, bütün bu başarılarında en büyük pay sahibi diyebilirim. Filmlerinde hep ofsaytta kalan bir adamdır ama hayatın içinde tek golü Çolpan İlhan'dır." ifadelerini kullanmıştı.
Kerem Alışık, babası Sadri Alışık'ı böyle andı: 'İnsan kalbine batana özlem demese bıçak der'
Reviewed by Zakir KAYA
on
Mart 19, 2021
Rating: 5
Hiç yorum yok